Ayios Yeoryios (Ayia Yorgi) Manastırı:
Büyükada'nın en yüksek tepesi olan ve güneye bakan
202 metre yüksekliğindeki bir tepenin (Ayia
Yorgi Tepesi = Yüce Tepe) üzerine kurulmuş olan bu manastır, halk arasında "Kudunas” veya “Çıngıraklı Manastır" diye anılmıştır.
Manastırın ilk kuruluşu hakkında kesin bilgiye sahip değiliz.
Dileği olanlar 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece, Luna Park'tan (Birlik Meydanı) 25 dakikada sarp ve taşlı bir patikadan yalınayak
Ayia Yorgi Manastın'na çıkarak geceyi orada dua ile geçirirler. Ziyaretçiler
güçlükle tırmandıkları bu tepede kendilerini sayısız ve çeşitli Akdeniz
bitkisinin çevrelediği şahane bir tabiatın kucağında bulurlar. 200 metre
yükseklikteki bu tepede çevrenin pitoresk güzelliği şaşırtıcı ve büyüleyicidir.
Ayia Yorgi (Kaynak: Çelik Gülersoy, Büyükada Dün/Yesterday) |
Ayia Yorgi tepesinin manzarası ve kilisenin mistik
havası bütün ziyaretçileri büyük ölçüde etkiler. XIX. yüzyıl yarısında Adalar'ı
gezmiş olan Yunanlı tarihçi Skarlatos Vizantios “I Konstantinopolis"'adlı eserinde duygu ve düşüncelerini
şöyle dile getirmektedir: "Kudunas
adı ile bilinen bu manastırın kilisesine sürekli olarak iyileşmeleri için ruh
ve sinir hastaları getirilir. Bu tepenin yüksekliğinde görünüm, Heybeli 'Ayia
Triada'da olduğu gibi geniş bir alana yayılır. Ancak burada Ayia Triada'ya
göre daha yakın olması sebebiyle Bitinya kıyısını ve Annibal'ın mezarını ve
Velisarios'un semtini, sıcak su termallerini görmek ve devamlı olarak İstanbul
yönünde seyrederek yüzlerce tarlanın ve ellerin yaratmış olduğu Tanrı
nimetlerini İstanbul'a taşıyan çektirmeleri görmek, çektirmelerdeki
denizcilerin yol boyunca çalarak teselli buldukları çalgıların seslerini duymak
mümkündür. Bu tekneleri izleyen ve çevrelerinde dalıp çıkan yunus sürülerini görüp
gülümsemek ve daha gerilere giderek Pers ordusu olsun, Yunan, Romalı, Haçlı,
Bizanslı veya Türk olsun, orduların karşı kıyılardaki harekatlarını, o kıtada
cereyan eden hanedan değişikliklerini ve milletlerin hâkimiyetlerini
birbirlerine kabul ettirme çabalarını akla getirmek de mümkündür. Burada bir
insan kendi kendine, yaşamı boyunca diğer insanlara karşı ne yaptığı sorusunu
sorar. Bütün bu düşünceleri bu yörenin kutsallığı yaratmaktadır. Bu düşünceler
ancak, kanatlarında insan belleğini çok eskilere, sevmiş olduğu kişilere
götüren rüzgârın sesi ile kesilebilir.
Ayia Yorgi'nin eski ibadet yerinde, manastır papazına
iyileşmek için teslim edilen bedbaht akıl hastalarının bağlandığı demir
halkalar hala görülmektedir. Daha hafif hastalar, öndeki ahşap binada
kalırlardı. Kilise içindeki en önemli eşyalardan biri Ayia Yorgi ikonasıdır.
Altın kaplamalı olup yalnız yüz bölümü açıktır. Üzerinde 606'da yapıldığı
yazılı ise de bunu kanıtlayan bir belge yoktur. Bu ikona, II. Jüsten (565-578) tarafından kurulan
Maden'deki Kadınlar Manastırı'na getirilmiştir. Daha sonra "Ayia irini" adı ile ün
bulan bu manastır, 1453'de Baltaoğlu Süleyman Bey tarafından Adalardın zaptı
sırasında yıkılmıştır.
II. Nikiforos Fokas tarafından 963 yılında
kurulduğu söylenebilen Ayios Yeoryios Manastırı, üç kat halinde beş ayrı kilise
ve şapelden (Ayios Yeoryios I, Ayios
Yeoryios II, Ayia Apostoli, Ayios Haralambos, Ayia Vlaherna) başka,
bugün boş olan manastır binalarından oluşuyordu.
Adalıların bir inancına göre, sonradan yıkılmış
olan Ayia Yorgi Manastırı ve kilisesi, IV. Murad devrinde (1623-1640) bir çoban tarafından
bulunmuştur. Söylentiye göre, sürüsünü otlatmakta olan bir çoban, bugünkü
manastırın bulunduğu yerde, belirli zamanlarda duyduğu at nalı sesleri ve
çalılar arasında bulduğu Ayia Yorgi ikonası dolayısıyla buraya gelmiştir. Bir
başka söylentiye göre de, yine IV. Murad devrinde bir yeniçeri ağasının 17-18
yaşlarındaki sağır ve dilsiz kızını gezdirmek ve hava aldırmak için buraya
gelmişler. Kızcağız yorulup da yere uzanarak başını yere koyunca, toprağın altından
bir ses duymuş ve o anda dili çözülerek "Burayı
kazın" demiş. Kazmışlar ve bugünkü kilisede duran ünlü Ayia Yorgi
ikonosını bulmuşlar ve orada Ayia Yorgi kilisesini kurmuşlardır (1625).
Ayia Yorgi Manastırı IV. Haçlı Seferi sırasında
yağma edilerek (1203) yakılıp
yıkılmış ve rahiplerle Adanın ileri gelenleri işkence görmüşlerdir. Bu olay
sırasında rahipler, Haçlıların eline geçmemesi için Ayia Yorgi ikonası ile
adak çıngıraklarını toprağa gömmüşler, yağmurdan korumak için de Kutsal
Masa'yı üzerine kapatmışlardır. IV. Murad devrinde bulunan ikona bu ikonadır.
Fener Patrikhanesinde saklı bir fermana göre, 1751'de
Ayia Yorgi yöresinde bir manastır kurulmasına girişilmiş ve burada iki katlı,
kiremit örtülü bir kilise ve dua odaları ile papaz odaları inşa edilmiş ve
Patrik II. Serafim zamanında Patrikhaneye bağlanmıştır (1776). Tepede
çan kulesinin hemen arkasındaki kesme taştan yapılmış olan kilise ise, 1905'te
inşa edilmiş, 1909'da açılışı yapılmış yeni Ayia Yorgi kilisesidir.
Ayia Yorgi Manastırı'nın bakımını, Peleponez'deki
Ayia Lavra Manastın'na bırakılması konusunda Patrikhane’den izin istenmiş;
fakat bu Ayia Lavra Manastırı'ndakiler hiç ilgilenmediklerinden, manastırın
bakımı 178l'de İstanbul Bakkallar Cemiyetine bırakılmış; bir süre sonra da
cemiyet Patrik IV. Gavril zamanında tekrar Ayia Lavra Manastın'na
terkedilmiştir. Bu işlem patrikhane tarafından onaylanmış, manastırın hüccet ve
senetleri o zamanki rahip Antimos üzerine yapılmıştır. 1807'de Ayia Lavra Manastın'ndakiler,
bağlı oldukları Kadıköy Metropolitliğine bir mektup yazarak Ayia Yorgi nin
ruhani reislikleri altına girmesini istemişlerdir. O tarihden beri bu
manastırın papazları Ayia Lavra Manastırı tarafından atanırlar. Manastır XIX.
yüzyıl başlarından itibaren 1914'e kadar Ortodokslar tarafından deliler yurdu
olarak da kullanılmıştır.
Ayia Yorgi Manastır kilisesine giriş (1971) (Kaynak: Tarih Boyunca İstanbul Adaları) |
Ayia Yorgi Manastırı Kilisesi. İç görünüş. (Kaynak: Tarih Boyunca İstanbul Adaları) |
Ayios Yeoryios (Ayia Yorgi) Kilisesi:
Aynı azizin adım taşıyan manastırda olan
kilise, manastırın sol yanında, salaş kır gazinonun hemen altındadır. Önünde
bahçe ve onun girişinde, çan kulesi bulunur. Gerek çan kulesi gerekse
kilise,kesme taştan yapılmıştır. Dikdörtgen planlı, üç nefli ve dön duvar
üzerine kiremit örtülü bir çatıdan ibaret olan ve 1901 yılında Rum Patriği V.
Konstantinos'un Bâb-ı Âli'ye verdiği bir dilekçe üzerine yapımına izin verilen kilisenin
yapımı Büyükada Rum Cemaatinin maddî yardımları ve 106 yaşındaki rahip
Dionisios'un çabalarıyla tamamlandı (1906).
Patriğin ikinci başvurusu üzerine çan kulesinin yapımına da izin verildi.
Ayia Yorgi Manastır Kilisenin Çan kulesi. (Kaynak: Tarih Boyunca İstanbul Adaları) |
Kilisede yan nefler, dörder sütunla orta neften
ayrılırlar. Absid bölümü dıştan bir altıgenin yarısı biçiminde, içten ise daireseldir.
Mermer sütunlar kemerlerle birbirlerine ve duvarlara bağlanırlar. Açıklıklar
çapraz tonozla, abdis bölümü yarım kubbe ile örtülüdür.Kırma çatısı kiremit
örtülüdür. Narteks bölümü yoktur. Abside göre sağ yan nefte açıklıkların aksına
isabet eden beş kemerli pencere sol yan nefte ise giriş kapısının sağında ve
solunda ikişer pencere vardır. Soldaki pencerelerin absid yanındakinin
altında bir kapı daha bulunur. Kiliseye kuzey yanındaki çan kulesinin altından
geçilerek bahçeye açılan yan kapıdan girilir. Batı yönündeki kapısı bir terasa
açılır, kapının iki yanında birer pencere vardır. Absidin önündeki mermer ikonostasion,
değerli ikonalarla süslüdür. Bunların en önemlisi gümüş Ayia Yorgi ikonasıdır.
IV. Murad devrinde bulunan bu ikonanın 1500 yıllık olduğu ve Ayia Yorgi
kilisesine Maden'deki Kadınlar Manastırı'ndan getirildiği söylenir. Ayia Yorgi'nin
at üzerinde ejderhayı öldürüşü betimlenmektedir. Genel kurala bağlı olarak
ikonostasiondan abside açılan kapının sağında Hz. İsa, onun da solunda bir
başka Ayia Yorgi ikonası bulunmaktadır. Terasa açılan kapının üzerinde duvar
boyunca büyük bir tablo Hz. İsa'nın çevresinde toplanmış 12 havarisi ile bir
halk kütlesini betimlemektedir. Giriş kapısının hemen sağındaki sütunda birkaç
basamakla çıkılan ahşap ve oymalı vaiz kürsüsü (ambon) vardır. Aynca kilise duvarlarında ve ikonostasion
üzerinde çeşitli ikonalar, Aziz Pandaleimon'un gümüş bir kutu içinde saklanan
eli, Azize Evgenia'nın yine gümüş bir kutu içinde saklı bulunan bir parçası ve
bazı azizlerin mumyalarının parçalan bulunur.
Çan kulesinin sağından üzeri örtülü bir taşlığa
girilir. Taşlığın sol yanından üst kata çıkılır. Üst kat ve sağdaki alt kat
kiliseye ait konut yapısıdır, taş ve ahşap karışımıdır. Taşlıktan üç basamakla
büyük kilisenin arka terasına çıkılır, sağdan ise 23 basamakla aşağı bahçeye
inilir. İnişin sağında Ayios Haralambos kilisesini, Ayios Yeoryios'un eski dua
yerini, ayazmayı ve Havariler şapelini barındıran beşik çatılı, kiremit örtülü
basit küçük bir bina ile inişin solunda büyük kilisenin terasının altına isabet
eden bir hücrede Vlaherna Meryemi'ne ait Bizanz yapısı şapel bulunur. Beş
basamaklı taş merdivenle inilen yaklaşık 4X5 metre Ölçüsünde küçük bir
hücredir. Beşik tonoz örtülüdür. Döşemesi mermerdir, nişler açılmış olan
duvarlar ve tonoz, düzensizdir.
(Tarih Boyunca İstanbul
Adaları, Cilt I, sf 167-171)
Merhaba ben Rum kokenli cemiyetine nasil ulasabilirim? hic bir kilisenin veya manastirin emaili yok . benim icin cok onemli
YanıtlaSilsaygilar