5 Haziran 2012 Salı

MİZZİ KÖŞKÜ


Çankaya Caddesi, Mizzi Köşkü, 1930'lar.
(Kaynak: Çelik Gülersoy, Büyükada Dün/Yesterday)

Büyükada'da, Çankaya (Nizam) Caddesi üzerinde yer alan bu köşk, 19. yy'ın ikin­ci yarısında. Maltız kökenli George Mizzi tarafından inşa ettirilmiştir. Miras ve satış yoluyla çeşitli şahıslar arasında el değişti­ren, 1930-1940 arasında otel (San Remo Oteli) olarak kullanılan yapı günümüz­de yazlık konut olarak kullanılmaktadır.
Halk arasında "Kırmızı Kuleli Köşk" ve "Al Palas" adlarıyla tanınan Mizzi Köşkü, İstanbul'un mimari geleneğine hiç uyma­yan ve bazı ayrıntılarıyla İngiliz malikanelerini, kimi ayrıntılarıyla da ortaçağ şato­larını hatırlatan eklektik bir görünüme sa­hiptir. Biri bodrum olmak üzere, üç katlı kagir yapının duvarları kırmızı renkli pre­se tuğlalarla örülmüş, duvarların dış yü­zeyi sıvanmayarak, özenli bir işçilik arz eden bu örgü cephelere yansıtılmıştır. Köşkün girişi, ön cepheden geriye çekil­miş olan verandada yer alır. Söz konusu verandanın açıklığı, mermer sütunlara otu­ran üç adet basık kemerle geçilmiş, sü­tunların üzerine iyon nizamında başlıklar oturtulmuştur. Sütunların arasında kalan üç açıklıktan ortadaki merdivenlerle donatıl­mış, yandakiler geometrik taksimatlı kor­kuluklarla sınırlandırılmıştır. Verandaya açılan giriş ile bunun yanlarında sıralanan pencereler yuvarlak kemerlidir. Verandanın sağında ve solunda, basık kemerli, ince uzun birer pencere görülür. Üst kat­ta veranda kemerlerinin hizasında yer alan üçlü pencere grupları, 19. yy'da özellikle İzmir ve civarındaki Rum evlerinde görü­len çıkmaları hatırlatan bir tasarım sergiler. Üst katta, köşkün sağ köşesi pahlanarak buraya bir teras yerleştirilmiş, verandanın solundaki pencerenin üzerine de in­ce uzun bir pencere açılmıştır.
Giriş cephesinden bakıldığında köşkün solunda yükselen kare kesitli kule bir burç görünümündedir. Tasarımına egemen olan bu yabancılığa rağmen son dönem Os­manlı köşklerindeki cihannüma modası­nın çerçevesinde değerlendirilebilen bu kulede, zemin kat hizasında basık kemer­li bir pencere, üst kat hizasında, önü bal­kon şeklinde değerlendirilmiş ve bir saçak­la taçlandırılmış, dikdörtgen açıkhklı bir kapı bulunmaktadır. Bu ilginç balkon yan­lardan korkuluk duvarları ile kuşatılmış, önüne, kıvrımlı dallardan oluşan madeni bir korkuluk konmuş, saçak ise iri konsol­larla desteklenmiştir. Saçağın bitiminde başlayan ve merdiveni aydınlatan üç adet dar ve uzun pencere kulenin diğer cep­helerinde de tekrar edilmiştir. Köşkün ikinci sahibi Giovanni Mizzi tarafından ku­lenin üzerine, içinde bir teleskopun bu­lunduğu, çepeçevre camla kaplı, kendi ek­seni etrafında dönebilen bir rasathane ku­lesinin yaptırıldığı bilinmektedir. 

Bibl. Tuğlacı, İstanbul Adaları, I, 349-350.
M. BAHA TANMAN

(Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, V;478b)



Mizzi Köşkü, 1980.
(Kaynak: Çelik Gülersoy, Büyükada Dün/Yesterday)


Çankaya Caddesinde (Nizam) 2085 m2'lik bir alanda yer alan 29/1 numaralı üç katlı bahçeli kârgir kuleli kırmızı köşk, ilk sahibi İngiliz uyruklu Maltız George Mizzi'den satış yoluyla Giovanni Mizzi ile eşi Giovannina'ya, onların ölümünden sonra oğullan Salvatore ve eşi Helena ile Spiridon ve eşi Catherina (Caruana) Mizzi'ye, Joseph kızı Mary’ye (Mayıs 1889), Lewis Mizzi oğlu Oswald'a, Sidney kızı Manana Lewis Mizzi eşi Amalia ile Emilia’nın kocası Levon Serviçen'e (26 Mayıs 1937), onlardan da satış yoluyla varisleri Salamon kızı Jantile, otelci David kızı Donna ve Hayim oğlu Jak Beyo'ya (1 Temmuz 1954) geçmiştir.
Köşkün solunda görülen dört köşeli kulenin tepesinde Giovanni Mizzi tarafın­dan, ikinci bir kule daha yaptırılmıştı. Bu kule, her yanı camla çevrilmiş olan otoma­tik bir döner rasathane kulesiydi. Astronomi'ye özel merakı olan Mizzi, berrak gökyüzülü yaz gecelerinde buradan teles­kopla yıldızları seyrederdi.
On yıl sureyle otel olarak kullanılmış olan (1930-1940) köşk, İkinci Dünya Sava­şı ve daha sonraki yıllarda kapalı kalmış 1952’de yeniden açılarak günümüze ka­dar yaz aylarında oda oda ailelere kiraya verilegelmiştir. Halen bir sayfiye konutu olarak kullanılan ve bir zamanlar "San Remo" oteli adını taşımış olan köşk, gü­nümüzde "Al Palas” olarak anılmaktadır.
(Tarih Boyunca İstanbul Adaları, Cilt I, sf 349)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder